Kötü muamele suçu mülga 765 sayılı TCK’ nın 478. maddesinde düzenlenen suçun ve 477. maddede yer alan disiplin yetkisinin kötüye kullanılması suçunun tek kapsamda birleştirilerek yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’n da 232. maddesinde “Aile Düzenine Karşı Suçlar” bölümünde ve “Kötü Muamele Suçu” başlığı altında düzenlenmiştir. Kanun maddesini incelediğimiz de;

Kötü muamele (YÜR. TAR.: 01.06.2005)

“MADDE 232 – (1) Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kimse, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir.”

Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir eylemin fena muamele olup olmadığının belirlenmesinde; “…bir muamele tarzının fena muamele olup olmadığını belirlerken eylemi yapanla ona katlanan arasındaki ilişki ve hayat tarzının da göz önünde bulundurulması icap eder…” şeklinde görüş belirterek kötü muamele eylemini gerçekleştiren kişi açısından değerlendirme yaparken anılan kıstaslar nedeniyle fail açısından suç unsurunda farklılık meydana geleceğine vurgu yapmıştır. (YARGITAY CEZA GENEL KURULU 14.01.1985 Tarih 2-393/5) Hatta öyle ki yürürlükte olan kanunda da bu durum 1. fıkra ve 2. fıkra arasındaki farklılığı doğurmuştur.

Makalemizin başlığında belirttiğimiz üzere bu suçun oluşmasında bakıcı, dadı, kreş öğretmeni açısından değerlendirme yapacağız. Bu suçun anılan şahıslar tarafından işlenmesi halinde TCK 202/2. maddesinden cezalandırılacaklardır.

Kanunumuzda terbiye ve disiplin altına alma yetkisinin belli kişiler üzerinde onların özgürlük, onur ve sağlığına zarar verecek ve ya tehlike yaratacak şekilde kullanılması suç olarak sayılmıştır. Burada korunmak istenen hukuki yarar, başkasının idaresi altında bulunan veya başkasının terbiye ve itaat yetkisine tevdii edilmiş olan kişilerin hayatını, beden tamlığını ve ya ruhsal sağlığını herhangi bir zarar ve tehlikeden korumaktır.

Bu suçta fail, ancak ve ancak mağdur üzerinde terbiye etme yetkisi ve otorite sahibi olarak bulunmaktadır.

Mağdur, idare edilmek, bakılmak, okutulmak, muhafaza edilmek ve ya bir meslek ve ya sanat öğretilmek suretiyle aile yapısı gereği ve ya bir başka nedenle bırakılan kişidir. Bu kişinin de çoğu zaman 18 yaşından küçük çocuklar olduğunun unutulmaması gerekmektedir. Bu suç kapsamında bakılmak üzerine başkalarına emanet edilen kişiler, hastalar, akıl hastaları, muhafaza edilmek üzere emanet edilenler, özel kişilere bırakılan çocuklar, bir meslek ve ya sanat öğrenmek üzere bir kimsenin yanına bırakılmış olan çıraklar bir kimsenin iradesi altında bulunan işçiler, hizmetçiler bu maddenin koruması altındadır.

Bu suçun teşebbüs ile işlenmesi mümkün değildir.

Genel olarak kötü muamele suçuna bakarsak, her kötü muamele bu suçu oluşturmayacaktır. Bu suçun oluşması için yaralama, tehdit, hakaret gibi kanunda başka maddelerde düzenlenmiş eylemler dışında kalan çocuğu çıplak gezdirme, çocuğu aç bırakma, çocuk ile sürekli alay etme, çocuğu korkutma, çocuğu evden atma gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemlerin bulunması gerekir. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz bakıcı, dadı ve kreş öğretmenlerinin kötü muameleleri Türk Ceza Kanunu’nun 232.maddesinin 2. fıkrasında yer alan hüküm uyarınca cezalandırılmaktadır.

Kanunun gerekçesini incelediğimizde;

Kanun maddesinin ilk fıkrasında, Aynı konutta birlikte yaşayan kişilerden birine kötü muamelede bulunulmasını cezalandırmaktadır.

Ancak, her türlü kötü muamele, suçun oluşmasını olanaklı kılmaz. Kötü muamelenin merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak nitelikte bulunması gereklidir. Ancak, bu muamele biçimi kişide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmiş ise, artık kasten yaralama suçundan dolayı cezaya hükmedilmelidir.

Yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur etmek gibi hareketleri kötü muameleye örnek olarak vermek olanaklıdır.

Maddenin ikinci fıkrasında faille mağdur arasında belirli ilişkiden kaynaklanan disiplin yetkisinin kötüye kullanılması ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Dikkat edilmelidir ki, söz konusu disiplin yetkisinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilen davranışın kişide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmemiş olması gerekir. Aksi takdirde, kasten yaralama suçundan dolayı cezaya hükmedilmelidir. Keza, hakaret oluşturan fiiller, bu disiplin yetkisi kapsamına girmedikleri gibi, kötü muamele suçu olarak değil, hakaret suçundan dolayı cezalandırılmayı gerektirir.

Kişilerin idareleri altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanatı öğretmekle yükümlü olduğu kimseler üzerinde terbiye etmek, eğitmek görevi dolayısıyla belirli disiplin yetkilerine sahip bulunmaları gerekir; aksi takdirde görev yerine getirilmez.

Disiplin yetkisi eğitim hakkının doğal bir sonucudur ve bu yetki olmadan söz konusu hak kullanılamaz. Disiplin yetkisinin sınırı ise maddede gösterilmiştir. Disiplin yetkisi kişinin bedensel ve ruhsal sağlığının bozulmasına neden olmayacak veya bir tehlikeye maruz kalmasını sonuçlanmayacak derecede kullanılabilecektir.”

Kötü muamele sistematik devam ederse ne olur?

Kötü muamele sistematik devam ederse işkence suçu meydana gelir.

Kötü Muamelede bir ölçü unsuru var mıdır?

Kötü muamele kişinin bedeninde basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmiş ise, artık kötü muamele suçundan değil, kasten yaralama suçundan dolayı cezaya hükmedilmelidir.

Özetle; ceza olarak evden atma, doktora götürmeme, aç bırakma, ilacını vermeme, yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur etmek gibi hareketler kötü muameleye örnek olarak gösterilmiştir. Ancak hakaret oluşturan fiiller, bu disiplin yetkisi kapsamına girmedikleri gibi, kötü muamele suçu olarak değil, hakaret suçundan dolayı cezalandırılmayı gerektirir.

Bu hususta Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Esas: 2013 / 19048 Karar: 2014/9197 Sayılı dosyasından verilen kararı incelediğimiz de;

“…Sanığın bakıcısı olduğu çocuğa yönelik eyleminde kötü davranma söz konusu olmakla, dosya kapsamı, mağdur raporu gözetilerek sanığın kötü muamele suçu nedeniyle cezalandırılması hukuka uygundur…”

Aile İçi sorunlar nedeniyle oğlunu evden kovan babanın sorumluluğu var mıdır?

“…Velâyet hakkı kendisinde bulunan oğlu mağdur H.A aile içi sorunlar nedeniyle baskı yaparak evden kovmak suretiyle mağdurun sekiz gün dışarda kalmasına neden olan sanığın eyleminin TCK.nın 232. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır…” (Yargıtay 14. Ceza Dairesi – Esas:2013/ 3255, Karar: 2014/13117).

Çocuğuna mendil sattıran babanın cezai sorumluluğu var mıdır ?

Elbette vardır. Bu konudaki ilginizi çekebilecek Yargıtay kararları;

“…Sanık hakkında dilencilik suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; 10 ve 11 yaşları içinde bulunan ve öz çocukları olan mağdurlara mendil sattıran sanığın eyleminin TCK.nın 232/1. maddesi kapsamında kötü muamele suçunu oluşturacağı ve bu suçtan mağdur sayısınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde tek hüküm kurulması hukuka aykırıdır…” (Yargıtay 14. Ceza Dairesi – Esas: 2013/423 Karar: 2014/10613).

“…Öz oğlu olup, kendisi ile birlikte yaşayan mağdura sokakta mendil sattıran sanığın eyleminin TCK.nın 232/1. maddesi kapsamında kötü muamele suçunu oluşturur…” (Yargıtay 14.Ceza Dairesi – Esas:2013/752 Karar: 2014/6927).

Konu dâhilinde olmak kaydıyla kısaca belirtmek gerekir ki, çocuklara karşı gerçekleştirilen eylemler yanında failin eşine karşı gerçekleştirdiği eylemler de bu suçun oluşmasına sebebiyet verebilir. Söz konusu suçun meydana gelmesinde gerçekleşen eylem aynı zamanda boşanma sebepleri arasında gösterilen ve Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde düzenlenen hükümde Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış olarak kabul edilecektir. Bir sonraki makalede kötü muamele Türk Medeni Kanun açısından da değerlendirilecektir. Kötü muamelenin eşe karşı gerçekleşmesini örneklerle açıklamak gerekirse;

Eşini hamile iken ya da doğumdan hemen sonra döven şahıs hangi maddeden cezalandırılır?

Eşini hamile iken ya da doğum yaptıktan hemen sonra döven eş, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesinde düzenlenen yaralama suçundan cezalandırılır. Fakat sanığın dövme eyleminden başka eylemlerinin de bulunması, bu eylemlerinde somutlaştırılarak kötü muamele olarak gözetilecek eylemler şeklinde nitelendirilmesi durumunda TCK Md. 232’den de ceza verilebilecektir. (Yargıtay 4.Ceza Dairesi – Esas:2013/11421 Karar: 2015/24253).

Yeni Doğum Yapan Eşini Dışarı Atan kocanın eylemi bu suçu oluşturur mu?

Evet oluşturur.

Bu hususta kesinlikle göz önünde bulundurulması gereken Yargıtay kararını incelediğimiz de “Somut olayda, Tosya Asliye Hukuk Mahkemesince, eşine karşı korku ve şiddete yönelik davranışta bulunmamasına ilişkin tedbir kararı verilen sanığın, tedbir süresi dolmadan gerçekleşen tartışma sırasında, iki gün önce doğum yapan eşini kolundan tutup “defol git” diyerek evden dışarıya atma biçimindeki merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eyleminin, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasanın 2/4 maddesindeki özel gerçek içtima hükmü uyarınca, hem 4320 sayılı yasa hükümlerine göre verilen koruma kararına aykırı davranma, hem de T.C.Y.’nın 232/1 maddesine uyan kötü muamele suçlarını oluşturduğu gözetilerek her iki yasa ile ayrı ayrı mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken eşe karşı kötü muamele suçundan sanığın beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır.” (Yargıtay 4.Ceza Dairesi Esas:2009/1540, Karar: 2011/2345).

Lütfen Unutmayın, Kötü Muamele suçu uzlaşmaya tabi bir suç değildir. Ayrıca takibi şikayete bağlı suçlar arasında yer almaz. Kötü muamele suçu nedeniyle yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Ayrıntılı bilgi için lütfen Hukuk Büromuza başvurunuz.

Av. Alpcan Uğur AĞARTAN